Hoşgeldiniz... -
Site İçinde Ara
Anasayfa İlimiz İlçemiz Köylerimiz Derneğimiz Resim Galerisi Basın - Yayın Faaliyetler Videolar Ziyaretci Defteri İrtibat
 
İlimiz
o İLÇELER
o EKONOMİ
o KÜLTÜR ve TURİZM
o TARİHÇE
o COĞRAFİ YAPISI
o NUFÜS DAĞILIMI
 
Üye Giriş
Kull. Adı
Şifre
 
Üye Ol    -   Şifremi Unuttum
 
Resim Galeri 'den Seçmeler
Payamlı Köyü
 
Reklamlar
 
Memleket Havası (SİİRT)
 
Site Sayaç
Sayac
Bugün 344
Toplam 1075463
Üye Sayısı 15180
Bugün Üye Olan 219
 
Faydalı Linkler
> VALİLİKLER (69)
> BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE (18)
> HAVA YOLU (5)
> BANKALAR (36)
> FAYDALI LİNKLER (20)
> DOST SİTELER (8)
> GAZETELER (45)
 
KÜLTÜR ve TURİZM

Alışveriş

- İriliği, çatlama oranı ve protein miktarının fazla olmasına karşın yağ oranı düşüklüğü ve lezzeti ile dikkatleri çeken Siirt fıstığı kuruyemiş piyasasında aranılan ürünler arasındadır.
- Battaniyecilik tiftiğin tamamen el emeği ile dokunmasına dayalı yöreye özgü bir sanattır. Aynı dokuma tekniği ile tiftikten atkı, manto, kaban, yelek vb. elde edilmektedir.
- Bunun yanı sıra ilin bir çok yerindeki evlerde ve atölyelerde üretilen kök boya Jirkan kilimleri yöreye gelenlerin alamadan edemedikleri ürünler arasındadır.
- Anadolu’da işlemeciliğin yaygınlaştığı ilk merkezlerden biri olan Siirt’e çok değişik bakır ürünlerine rastlanılmaktadır.

- Cildinin güzelleşmesini isteyenlerin kullandığı sabun, ciltteki yağ ve asit oranını düzenleyerek akne ve sivilce oluşumlarını engeller, saç kırılmalarını ve dökülmelerini durdurur. Cilde güzellik verir.
-  Üretimi yerli kara kovan peteklerde yapılan Pervari Balı, yurt genelinde önemli bir şöhrete sahiptir. Pervari Balı Türkiye genelinde ünlü, aranan bir baldır. Birçok hastalığa iyi gelmektedir.
Kültür
Halk Şiiri ve Ozanlar :
Antolojilerde yöreden yetişmiş halk ozanlarının ürünlerine rastlanmamaktadır. Karma toplumsal yapı ve dil özellikleri, bunun en önemli etkenlerindendir.
Maniler :
Siirt’te mani söyleme geleneği, öbür illerde olduğu gibi canlı ve yaygın değildir. Düğünlerde mani okuyucu kadınlar gelince, güveye ve kardeşlerine maniyi andıran arapça dörtlükler söyler. Bunlar daha çok bahşiş alma amacıyla söylenmiş övgüler niteliğindedir.
Mani okuyucuların gün geçtikçe azalması, söylenen dörtlüklerin sürekli tekrarlanarak cazipliğini yitirmesi sonucu, bu gelenek ortadan kalkmış gibidir.
 
Siirt’te Kullanılan Atasözleri ve Deyimler

- İş na ehline verilmesin.
- Akşam yağmurundan korkan, ikindiden tedbir alır.
- Siyah köpek beyaz olmaz.
- Söylemek adettir, gelse minnettir, gelmese devlettir.
- Fakire nerden, zengine güle güle.
- Çömlekçi kırık tastan su içer.
- Deve besleyen kapısını geniş tutar.
- Tilkinin bağladığı aslanı fare çözer.
- Öküz yere düşünce bıçaklar bilenir.
- Danışacak adam bulamayan, taşa danışsın.
- Cumartesi-Pazar çalış, muhtaç olmamaya alış.
- Dostumu tanıyana kadar, ömrüm son buldu.
- Allah cahili, amir yapmasın.
- Kıçında donu yok, canı paça istiyor.
- Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek sanır.
- Vadi tenha olunca, tilki vali olur.
- Yazık o beldeye ki, amiri çocuk olsun.
- Testiyi başaşağı dönder, kız anasına benzer,
- Bazı musibet güldürür, bazısı ağlatır.
- Hiç yoktan, bir fırt su da iyidir.
- Nefsi uğruna hapsi boyladı.
- Galip gelenin babası, Halep’e gitmiş.
- Borç, göz ağrısından beterdir.
- Alacaklı borçlusunu boğmaz.
- Kötümserlik karartır, saadet aydınlatır.
- İbrik efendi oldu, süpürge hanım.
- At gelmeden yemini hazırladı.
- Sadık dost arıyorum, dar günler için.
- Ölüm olmasa darlık devam etmez.
- On kişi bir arada, bir fare öldüremedi.
- Her darlığın sonunda, ferahlık vardır.
- Allah, “kalk beraber kalkayım” demiş, “yatta boğazına dökeyim” dememiş.
- Ayaklarının kıymetini bilmeyen, ellerini yorar.
- Allah erik vermiş, dişi olmayan ağza.
 
Siirt’in Şiirleri

Siirt’li olan Hilmi YAVUZ, doğu şiirlerinde, doğunun hüznünü, acısını dile getirir. Doğunun kalıtıyla başlayan kitapta doğunun sevdaları, ölümleri, kadınları, bebeleri, gurbetleri ve gurbetçileri yer alır. Bu şiirlerde doğunun tarihini, günümüzdeki yaşamını, bu hüzünlü, acı yaşama karşı sorulan soruları verir. “Doğunun Bebeleri” isimli şiirinde doğu, gerçekçi bir görünümle tüm olarak çizilir.
Doğunun bebeleri taş bebek
değildir acıyı trahom,
gündüzü emek,
günüyse bir gelecek için kullanır
say ki anaları ova, babaları dağ
ve emzikleri tüfek
Doğuyu derinlemesine bir akışla anlatan bu şiirin ardından şair, “Doğudan Bir Kent” isimli şiirinde Siirt’i betimler. Siirt, doğunun acısını, hüznünü, dününü, bugününü simgeleyen bir kenttir.
Siirt, ağaçsız gömütlük
çocukluğu doğal kireç
bir kent, orda her kuyu
bir ermiş kadar su bilir
hüzne kil, öfkeye kum
bir kent, orda duyguyu
doldurur boydan boya zakkum
Siirt, rüzgarlı saralı
gençliği yol geçen hanı
bir kent, korkunun pirinci
gibi ayıklar zamanı
dilencisi, kör nergis
bir kent, ölü bir balı
gömer arıya peteksiz

Siirt, üzümü ayna
yaşlılığı beton laleden
bir kent, orda güz bile
kurur acıyla birlikte
çürür gurbetler yüklükte
ve ölüm, bir büyük aile
gibi dağılır konaklarında

Halk Oyunları

Yöresel Halk Oyunları :
Şeyhani Oyunu :
            Bu oyunun bir başka adı da “Saygı Oyunu”’dur. Oyunda eğilip kalkmaların, din adamlarının önünde, onlara saygı göstermek amacıyla yapılan hareketler anlamına geldiği ifade edilir.
 Govent Oyunu :
            Siirt’te oynanan bir karşılamadır. “Go” ezgi söylemek, “Vent” beraber demektir. Govent’in karşılığı ise “Beraber söylenen ezgi ve oyun” demektir. Bu oyunda hem solo hem de koro tarafından türküler söylenir. Daha çok düğünlerde oynanan bu oyunlarda kız ve erkek tarafları karşı karşıya dizilirler. Her düğünde “Govent” denilen oyundan sonra “Sergovent” denilen ve sırayı yöneten halaybaşı niteliğindeki kişinin yönetiminde halaylar, sıra ve halka halayları olarak oynanır.
 Mirani, Şeyhani, Girani, Botani, Garzani, Çaçani, Hırpani, Roşkani Halayları :
            İki tarafın başında birer “Sergovent” adı verilen baş çekeni vardır. Erkek tarafının sergoventi, erkeği öven bir ezgi söyler. Son kısmını topluluk tekrar eder. Aynı şey kız tarafının sergoventi tarafından, kızı övmek amacıyla yapılır. Ezgi aynı kalır, sözler değişir. Güfteler irticali olarak düzenlenmektedir. Tekrarlar sergovent dinlenerek yapılmaktadır. Bunlar toplu olarak oynanan halaylardır. Dizilişler karşılıklı sıra halınde olup, sıraların hareketleri öteki sıralara yaklaşarak ve uzaklaşarak yapılır, Ellerin serçe parmaklarının kenetlenmesi suretiyle yarı bağlantı sağlanır. Sonra öteki oyunlara geçilir. Oyunlar tür olarak genellikle halay şeklindedir.
 Karakıştani Oyunu :
            Bu oyunda avuçlar karşılıklı olarak karşıdaki oyuncunun avucuna vurulur. Karşılama oyunu iki bölümden oluşur. Birinci bölümü ağırdır. Bu bölüme “Girani” denir. İkinci bölümü ise hızlıdır. Bu hızlı bölüme de “Süvik” adı verilir. Halay türündedir.
Halk Oyunlarımıza Eşlik Eden Çalgılar :
1- Telli Çalgılar :
A- Tezene (Mızrap) ile Çalınanlar :
a- Tar,
b- Bağlama,
c- Divan,
d- Cuva,
B- Yayla Çalınanlar :
a- Kabak kemane,
b- Keman,
c- Kemençe,
2- Üflemeli Çalgılar :
a- Zurna ailesi (büyük, küçük vs.),
b- Tulum (deri),
c- Ney (kamış),
d- Klarnet (madeni),
e- Çığırtam, çırıtma (kemik),
f- Sipsi (kamış),
g- Dilli flüt

3- Vurmalı Çalgılar :
A- Deri Yüzlü Olanlar :
a- Davul ailesi (büyük davul, küçük davul, koltuk davulu),
b- Def ailesi (zilli, büyük, küçük, daire, bendir vs.),
c- Darbuka,

Yöresel Halk Oyunları
Şeyhani Oyunu :
Bu oyunun bir başka adı da “Saygı Oyunu”’dur. Oyunda eğilip kalkmaların, din adamlarının önünde, onlara saygı göstermek amacıyla yapılan hareketler anlamına geldiği ifade edilir.
Govent Oyunu :
Siirt’te oynanan bir karşılamadır. “Go” ezgi söylemek, “Vent” beraber demektir. Govent’in karşılığı ise “Beraber söylenen ezgi ve oyun” demektir. Bu oyunda hem solo hem de koro tarafından türküler söylenir. Daha çok düğünlerde oynanan bu oyunlarda kız ve erkek tarafları karşı karşıya dizilirler. Her düğünde “Govent” denilen oyundan sonra “Sergovent” denilen ve sırayı yöneten halaybaşı niteliğindeki kişinin yönetiminde halaylar, sıra ve halka halayları olarak oynanır.
Mirani, Şeyhani, Girani, Botani, Garzani, Çaçani, Hırpani, Roşkani Halayları :
İki tarafın başında birer “Sergovent” adı verilen baş çekeni vardır. Erkek tarafının sergoventi, erkeği öven bir ezgi söyler. Son kısmını topluluk tekrar eder. Aynı şey kız tarafının sergoventi tarafından, kızı övmek amacıyla yapılır. Ezgi aynı kalır, sözler değişir. Güfteler irticali olarak düzenlenmektedir. Tekrarlar sergovent dinlenerek yapılmaktadır. Bunlar toplu olarak oynanan halaylardır. Dizilişler karşılıklı sıra halınde olup, sıraların hareketleri öteki sıralara yaklaşarak ve uzaklaşarak yapılır, Ellerin serçe parmaklarının kenetlenmesi suretiyle yarı bağlantı sağlanır. Sonra öteki oyunlara geçilir. Oyunlar tür olarak genellikle halay şeklindedir.
 
Karakıştani Oyunu :
Bu oyunda avuçlar karşılıklı olarak karşıdaki oyuncunun avucuna vurulur. Karşılama oyunu iki bölümden oluşur. Birinci bölümü ağırdır. Bu bölüme “Girani” denir. İkinci bölümü ise hızlıdır. Bu hızlı bölüme de “Süvik” adı verilir. Halay türündedir.
 

Giyim
Eruh ve Pervari İlçeleri ve köylerinde üretimi yapılan ve giyilen kıyafetler.
Halen kullanılmakta olan bu giysi türlerinin ve yörede dokunan şal-şepik tezgahlarının yok denecek kadar azaldığı ve bu işi yapan ustaların bu sanatı bıraktıkları gözlenmektedir. Ancak, şu anda Eruh’ta dokuma işi bir tezgahta yürütülmektedir.

Kadın Giysisi

1- Üste Giyilenler :
a- Yelek, kaftan (üç etek),
b- İç elbise (fistan),
c- Kuşak, kemer,
d- Levendi,
2- İçe Giyilenler :
a- İç gömleği,
b- Şalvar (uzun don),
3- Başa Giyilenler :
a- Kofi, fes, takke,
b- Mendil, tülbent,
4- Ayağa Giyilenler :
a- Yün çorap,
b- Çarık, edik, yemeni,
Kaftan ve yelek, yöreye özgü tezgahlarda tiftikten dokunmaktadır. Üstleri sim veya renkli yün iplikle işlenerek süslenmektedir. Günümüzde bu dokuma tezgahlarının kalmayışı ve bu sanatı yapabilen ustalar yetişmediği için bu tür kumaşlar temin edilememektedir. İç elbiseleri çiçekli basma, pazen ve benzer kumaşlardan yapılmaktadır. Kuşak ve yün çoraplar el dokumasıdır. Son zamanlarda pamuk iplikten de yapılmaktadır. Maddi duruma göre altın ve gümüş takılar da aksesuar olarak takılabilmektedir.

Erkek Giysisi

1- Üste Giyilenler :
a- Şal,
b- Şepik,
c- Yelek,
d- Kuşak veya deri kemer,
e- Levendi,
2- İçe Giyilenler :
a- Osmanlı yaka gömlek,
3- Başa Giyilenler :
a- Ağal, kofi,
b- Püsküllü camedan,
4- Ayağa Giyilenler :
a- Yün çorap,
b- Yemeni, çarık, edik, reşik,
Kumaş dokuması kadın giysilerinde kullanılanın aynısıdır. Aksesuar olarak, kemer, palaska, pazubant ve hamayıl takılabilir.

Yöre Mutfağı

Mahalli Yemekler :
Siirt’in yemekleri ayrı bir özellik ve lezzete sahiptir. Çeşit olarak zengin olan mutfağın en önemli yemekleri Büryan ve Perde Pilavı’dır.
Büryan (Perive) :
Kızgın kuyularda pişirilen “Büryan” genelde yazın yenilen bir et yemeğidir. Kemiklerinden ayrılan et parçaları daha evvel kızdırılmış yeraltı kuyularına çengellerle sarkıtılır ve kuyu ağzı kapatılır. Kuyu tabanına büyükçe bir kazan yerleştirilir. Etin fazla yağı bu kazanda birikir. İki saat bekletilir. Kuyudan alınan pişmiş etler, askılarda satışa sunulur. Servis esnasında kızgın vaziyette hazır bekletilen etler, tekrar konularak sıcak servis yapılır.
Perde Pilavı :
Fes şeklinde bakır tencerelerde pişirilen “Perde Pilavı” Siirt’in en meşhur misafir yemeğidir. Yumurta, süt ve yağ ile yoğurularak hazırlanan hamur, özel tencereye yufka şeklinde sıvanır. Bu hamur üzerine badem içi ile şekiller verilir. Önceden kızartılan keklik veya tavuk eti et suyu ile hafifçe pişen pirinçle beraber çeşitli baharat, badem içi, çam fıstığı ile birlikte hamurla sıvalı tencereye yerleştirilir. Tencerenin ağız tarafı da hamurla sıvanarak kapağı örtülür. Önceleri kor ateş üzerinde döndürülerek pişirilen Perde Pilavı, şimdi fırınlarda pişirilmektedir. Pişen pilav, genişçe bir tepsi içine, tencerenin ters yüz edilmesiyle külay şeklinde boşaltılır. Sıvanmış hamur, börek gibi kızarmıştır. Bu kabuk yarılarak servis yapılır.
Siirt Köftesi :
Mahalli tabirle “Kitel” diye adlandırılan Siirt Köftesi ince bulgurdan yapılır. Su ile yoğrularak hamur haline getirilen bulgurun içine yağlı et ile pirinç, maydanoz, soğan ve bir miktar baharat konduktan sonra kapatılır. Bundan sonra yapılan iri köfteler kaynar suda haşlanarak pişirilir. Bu ağır köftenin yanında genellikle garnitür olarak ekşi sebzeli çorbalar veya bamya bulunur. “Pırtike” denilen ıspanak çorbası bunların başında gelir. “Nube” denilen çok acılı ottan yapılan çorba da bulunabilir.
Sarımsaklı Köfte :
Serin mevsimlerde Pazar sabahları yenen sade bir köftedir. İnce bulgurla yapılır. Bulgur hamur haline getirilerek elle geniş ve ince bir daire şekli verilir. Kaynar suda haşlanarak pişirildikten sonra yağlı kavurmanın sıcak suda eritilmesi ve bir miktar ince sarımsam ilavesiyle elde edilen bir nevi sosa batırılarak yenilir.
Ayranlı Yarma :
Kış mevsiminde yenilen bu yemeğin diğer adı “Şişe Şirten”’dir. Mahalle dibeklerinde dövülerek kasuğu çıkarılan buğday, değirmende övütülerek yarma haline getirilir. Bol suda hamurlaşıncaya kadar pişirilir. Pişirilen bu yarma derin tabaklar içine ortası boş bırakılarak yayılır. Yazın torbalarda süzülerek topak halinde kurutulan ayran “İncene” denen dibi pürüzlü toprak tencerede ılık suda, elle sürtülerek eritilir. Sıvı hale gelen ayranın içine bol miktarda kızarmış yağ, nane ve kırmızı biber konularak yarma tabağının boş bırakılan kısmına dökülür. Hazırlanan ayranlı yarma kıyıdan başlanmak suretiyle yenilir.
Bumbar :
Bu yemek mahalli bayram günü olen Cıgor’un (çık gör) özel emeğidir. Mahalli adı “Cokat”’tır. Önceden temizlenmiş, tuzlanarak kurutulmuş veya taze olarak itina ile temizlenmiş kalın bağırsakların bir ucu dikilir. Yıkanmış ıslak pirinç, karabiber, maydanoz ve kıyma (elle ince doğranmış et) karıştırılarak bağırsak içine doldurulur. 30-40 Cm olacak şekilde öbür ucu da dikilir. Bağırsağın hava almasını sağlamak için, çeşitli yerlerinden şişle delik açılır ve kazanda ılık su içine bırakılır. Bir buçuk saat kadar kaynatılarak pişirilir. Bağırsaklar, dolgun vaziyete geldiği zaman ateşten indirilir. Kaynar sudan alınan Bumbar’lar geniş bir kabın içine konur ve üstü bir bezle örtülerek 20 dakika dinlendirildikten sonra servis yapılır.
Tatlılar :
Varak Kek :
Normal sertlikte hazırlanan hamur, yufka yapılarak dilimlenir ve kurutulur. Hamurun iki katı kadar pekmez, yarısı oranında su ile karıştırılarak kaynatılır. Kaynamış bu karışıma hamurlar atılarak yarım saat kaynatılır. Pişen hamurlar karışımla birlikte tepsiye dökülür. Üzerine ceviz içi serpilir. Sogutulduktan sonra servis yapılır.
Aside :
Un ve yağla birlikte kısık ateşte kahve rengini alıncaya kadar kavrulur. Kavrulan un, soğumaya bırakılır. Bir tencerede unla orantılı olarak ağda hazırlanır. Ağda da soğutulur. Kavrulmuş unla ağda iyice yoğrularak elle şekil verilir. Böylece tatlı, servise hazır olur.
Rayoşu Meketip :
2 kg una 2 yumurta kırılır. Bir çay bardağı zeytinyağı ve bir çay bardağı yoğurtla hamur iyice yoğrulur. Yufka yapılır. Yufka içine dövülmüş ceviz serilir. Yufka katlanır. Mektup zarfı şeklinde kesilir. Adı da buradan gelir. Kızdırılmış zeytinyağı içine atılır. Kızartılır. Pekmez veya şekerli suya batırılır. Tatlı servise hazır hale getirilir.
İmçerket :
1 kg un, 1 yumurta ve 1 çay bardağı yoğurtla, kulak memesi yumuşaklığında yoğurulur. Çok az miktarda tuz atılır. Bu hamur yaş bezin altında, küçük parçalar halinde kesilmiş vaziyette bekletilir. 15 dakika dinlendirilen kesilmiş hamurlar açılır ve yağda kızartılır. Soğutulduktan sonra toz şekerle birlikte servise hazır hale getirilir.
 
 

Kültür Turizmi

Erzen Ören Yeri :
Kurtalan ilçesinde, Bozhöyük köyü ile Gökdoğan köyü arasında geniş bir alanı kapsar. Erzen ören yerinin Siirt’teki ilk yerleşim yerlerinden olduğuna dair bazı bulgular yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır.
Derzin Kalesi :
Bizans Döneminden kalma oldukça sarp bir tepenin üzerinde inşa edilen kalede bulunan gözetleme kuleleri günümüze kadar varlıklarını koruyabilmişlerdir.
İnce kaya (Kormas) Kalesi :
Şirvan ilçesinin 10 km. uzağında incekaya (Kormas) köyünde bulunan Bizanslılar dönemine ait kaledir. Kale daha ziyade şatoyu andırmaktadır.
İrun Kalesi :
Şirvan ilçesinin 40 km kuzeyinde sarp dağların zirvesinde kurulmuştur. Kalenin bulunduğu dağın eteğinden geçen nehirle yer altı tüneli ile bağlantısı bulunmaktadır.
Şirvan (Küfre) Kalesi :
İlçe merkezinin 4 km doğusunda, ilçenin adıyla anılan kaledir. Doğal bir kayanın üzerinde mevki ye hakim olarak yapılan kale bir kartal yuvasını andırmaktadır.
Ulu Cami :
Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen caminin Selçuklu Sultanlarından Muguziddin Mahmut tarafından 1129 (523 H) yılında onarılmıştır. 1260 (658 H) yılında da Cizre hakimi Selçuk Atabeylerinden El Mücahit İshak tarafından camiye ilaveler yaptırılmıştır.
Cami minaresinin kaidesine yerleştirilmiş olup, halen cami içinde bulunan bir taşın üzerinde ‘’ Haza tarih-i Tecdidi binaii Camii Velminareti ibaresi altında ise Duacis-surun Limen Saa’’ yazısı okunmaktadır.
Camiye ait sanat şaheseri mimber ise 1933 yılında Ankara Etnografya müzesine nakledilmiştir.
Cumhuriyet Camii :
Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen Cami 1926 yılında onarılmış, Hıdrul Ahdar olan adı Cumhuriyet Camii olarak değiştirilmiştir.
Camii kare planlı ve tek kubbelidir. Mihrap ve mimberde Rumi tezyinat madalyonlar bulunmaktadır.
Veysel Karani Hz. Türbesi :
Baykan ilçesinin Ziyaret Beldesindedir. Yörenin “Cas denilen harcıyla yapılıp Kubbe ile örtülmüş olan türbe, 1967 yılında yıktırılarak yerine yeni bir türbe yaptırılmıştır. Veysel Karani türbesi ve külliyesi 2001 yılında Valilikçe restore edilerek modern bir görünüme kovuşturulmuştur. Her yıl 16-17 Mayıs tarihlerinde Veysel Karaniyi anma etkinlikleri düzenlenmektedir.
İbrahim Hakkı ve Hocası
İsmail Fakirullah Türbesi :
Din ve astronomi bilgini olan İbrahim Hakkı’nın Hocası İsmail Fakirullah için 18.yüzyılda yaptırdığı türbe Aydınlar ilçe merkezinde (Tillo) bulunmaktadır. Bir büyük ve iki küçük kubbenin örttüğü iki oda ve bir hol ile kuleden ibaret olan türbenin asıl özelliği Aydınlar ilçesinin 3-4 km. doğusundaki bir tepe üzerinde bulunan “Kalet-ül Ustad” denilen yığma taşlardan yapılmış olan ve duvarındaki 40x50 cm. ebatlarındaki pencereden her yıl gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü yeni doğan güneşin ilk ışınları türbe kulesinin penceresine vurarak kırılma suretiyle hocası İsmail Fakirullah Hz.lerine ait sandukanın baş tarafını aydınlatmasıdır.
Sultan Memduh Türbesi :
Asıl adı Sultan Mahmut olan Sultan Memduh Hz. Hicri 1174, Miladi 1761 yılında Aydınlar (Tillo) ilçesinde dünyaya gelmiştir. Sultan Memduh’un 47.000 beyitlik bir divanı bulunmaktadır. Hicri 1263 Miladi 1847 yılında vefat etmiştir. Aydınlar ilçesinde kendi adına yaptırılan türbede metfundur. Türbe metal malzemelerden yapılmış olup, kapı ve kabirleri çevreleyen şebeklerinde yaptırana ait kitabeler bulunmaktadır.
 
Şeyh Muhammed El Hazin Türbesi :
Şeyh-ul Hazin, yer yer Siirt Merkez Ulu Camiinde vaaz ve nasihatlerde bulunmuş, bir seferinde ihlas süresinin tefsiri üzerinde 40 gün vaazı nasihat ettiği söylenmektedir. 1891 yılında vefat etmiştir. Kendi köyü olan Dere yamaç (Fer saf) köyünde defnedilmiştir. Türbenin son zamanlarda restorasyonu ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Kiliseler :
Siirt İlinde yer yer kalıntıları günümüze kadar gelen kilise ve manastır bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri şunlardır.
Siirt kent merkezindeki Hadervis Kilisesi ve Mir Yakup Manastırı.
Şirvan İlçe merkezinde bulunan kilise.
 
Yaylalar
Pervari İlçesindeki Çemikari, Cema ve Herekol yaylaları ile Şirvan İlçesinde Baçova yaylası yöre halkı tarafından ilgi görmektedir. Yaz, kış bol yağışlı olan bu yüksek platolar, zengin çayırlarla kaplıdır.
 
Mağaralar
İlin Jeolojik yapısında kalkerli oluşumlar önemli yer tuttuğundan pek çok sayıda mağara oluşmuştur. Bunların bir bölümünde, insanlarca konut olarak kullanıldığını gösterir izlere rastlanmaktadır. Suya karşı direnci az olan kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkan bu doğal mağaralar genellikle vadi boylarında yoğunlaşmıştır. Bunların en ünlüleri Botan Mağaralarıdır.
Termal Turizm

Billoris (Sağlarca) Kaplıcası : Billoris kaplıcası, Siirt’in 17 km. güneyinde Botan çayı kenarında, belediye ve mücavir saha sınırları dışında bulunmaktadır.
Günümüzde gelişmiş ve gelişme yolunda bulunan ülkelerin sanayileşme ve kentleşme sonucu karşı karşıya kaldıkları çevre sorunları ve hava kirlenmesi, (nemli ve güneşten yoksun ağır iklim şartlarının etkin olduğu Avrupa ülkelerinde daha da önem kazanarak ) insan sağlığını bozan, iş gücü verimini azaltan ve yaşama ortamı oluşmuştur.
Romatizma hastalıkları, beslenme bozukluğu ve sinirsel yorgunlukları artıran bu ortamın yarattığı sorunları gidermek amacı ile, kaplıca ve iklim gibi kaynak değerlerinden yararlanma, halk sağlığını ve işgücü verimini korumak almacı ile sürdürülecek çabalarla, iç ve dış turizm olayı ile bütünleşen “Sağlık Turizmini “ hareketlendirir.
 
Av Turizmi
Siirt ilinde önemli av turizminde bol miktarda keklik vardır. Av mevsimi genellikle Ekim-Şubat dönemini kapsar. Bunun dışında her zaman akarsularda balık avlamak mümkündür.

Gençlik Turizmi

Kültür ve Turizm etkinlikleri genelde, Dicle Üniversitesine bağlı Eğitim Fakültesi ile Gençlik Merkezi Müdürlüğü bünyesinde olmaktadır.
Siirt Merkez İlçede bulunan Atatürk Orman Çiftliği, Botan, Başur ve Kezer Çayları kıyısı ile Pervari İlçesindeki Yaylalar kamp yapmaya uygun yerlerdir. Buralarda gerekli tesis olmadığından çadır kampları düzenlenebilir.
 
Anasayfa - İlimiz - İlçemiz - Köylerimiz - Derneğimiz - Resim Galerisi - Basında Biz - Faaliyetler - Videolar- Ziyaretci Defteri - İrtibat
Copright © 2008 ERUHDER Tüm Hakları Saklıdır.